59. ev pêkenok pêçek dirêje ez bixwera nabînim ku vergerînim kurdî..
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde 49'ların müdafaa safhasına gelindiğinde söz sırası Musa Anter'dedir, mahkeme heyeti Musa Anter acaba ne söyleyecek diye merakla beklemektedir. İddianamede bütün Kürt hareketinin geçmişine çok geniş yer verilmiştir. Aşağı yukarı Cumhuriyet'ten o güne kadar.
Ayağa kalkar Musa Anter, “ Sayın mahkeme heyeti, İsa'dan bugüne kadar Kürtler ne yapmışlarsa savcı hepsini Musa'ya yüklemiş, hele o ondan vazgeçsin, sonrası kolay. Ben uzun konuşmasını bilmem. Müdafama bir Fransız fıkrası ile başlayacağım.
Bir Fransız genci bir kapının önünde beklerken, kiraz dudaklı, elma yanaklı, şuh ve güzel bir Fransız dilberi geçer önünden. Genç de dayanamayıp, ‘Şu kiraz dudaklarınızdan bana bir öpücük verseniz ne olur?’ diye laf atar. Kız, kızgınlıkla ayağının topuğunu göstererek, 'şimdi topuğumla kafana vurursam gününü görürsün’ der gibi topuğunu işaret eder. Fakat yüzsüz genç laf atmaya devam eder, 'Hanımefendi ben çok yukarıdan istedim, siz de çok aşağıyı gösterdiniz, gelin bunun orta yerinde anlaşalım’ der.”
“ Sayın hakim, 30 yıldır ben bu davalardan yargılanırım. Savcılar hep idamımızı isterler, biz de suçsuz olduğumuzu söyleriz. Sizin gibi namuslu insanlar araya girer, biz de beraat ederiz. On yıldır karşılıklı olarak konuşuyoruz, siz de bir kanaate vardınız. Benim söyleyeceklerim bu kadar.” der.
Ve aşağı yukarı on yıl süren 49'lar davasında müdafaaya böyle başlar ve bitirir Musa Anter.
|